-
Ve kadın makyajı yarattı
Lidyalılar'a parayı buldukları için en parasız zamanlarımızda temiz giydiriyoruz ediyoruz. Hakkımız da.
Ama ben en çok tarihte ilk makyaj yapan kadını ve halet-i ruhiyesini merak etmişimdir. Ve tabi ilk ağdayı, ilk kaş bıyık aldırmayı, ilk saç baş yaptırmayı icat eden hemcinsimin aklından geçenleri... Lan ilk kuaförde iğne atsan yere düşmüyordur kesin :P
Güzel olmak uğruna gerçekleştirilen tüm bu icatlar olmasaydı şimdi hazırlanmak için evde en az 2 saat oyalanmayacak, karşı cinsimizin oflamalarını, puflamalarını dinlemek zorunda olmayacak, eften püften makyaj malzemelerine, cilt bakım kremlerine, zartlara zurtlara bi ton para baymak zorunda kalmayacaktık sevgili hanımlar.
Bence tüm bu ''en güzel ve bakımlı ben olmalıyım'' uğruna harcanan servet ve zaman, Lidyalılar'ın parayı buldukları anın hemen akabinde işlemeye başlamıştır. Yani bu iki icat arasında büyük bir etki - tepki durumu söz konusu..
Lidyalı herifler parayı buluyorlar ama bakıyorlar harcayacak yer yok! Ne yapıyorlar, veriyorlar paraları karılarına. Hanımlar da düşünmeye başıyorlar hemen ''ulan bu kadar kağıt parçasıyla ne yapsak?'' diye. O an içlerinden biri alışverişi, bir diğeri de kuaförü icat ediveriyor. Yok tabii, muhtemelen böyle olmamıştır da ben misal ilk ruju bulan ve bunun kendisini güzel ve çekici gösterdiğini keşfeden kadının, olayı diğer kadınlara nasıl kabul ettirdiğini çok merak ediyorum:
+ Kız Hatçeeee! Hatçeeeaa!
- Aman n'oldu Fatma Abla, geldim!
+ Kııız, şu aşağı köydeki Neriman uruspusu var ya, ağzına böyle kırmızı bişey sürmüş. Köyün bütün erkekleri etrafında dört dönüyor! Benim Emin'in bile iki lafından biri Neriman ve yere batasıca ağzı!
- Vışşşş, demeee! Kevaşeye bak hele! Eee ne sürmüş ki abla?
+ Bilmem valla, ağzı böyle böğürtlen gibi kıpkırmızı olmuş. Ama yakışmış da haspama.
- Vallaha mı?! .......... Abla, biz de yapsak mı ne!
+ Bakarız bakarız. Önce ne olduğunu bi öğrenelim de!
İcadını bilemem de yayılışı kesin bu şekilde olmuştur :P Çünkü biz kadınlar birbirimizde gördüğümüz şeyleri kopya etmeyi, hemcinsimizde gördüğümüz ve beğendiğimiz bir şeyi ''aynısından bir tane de bende olmalı'' krizlerine girip eğer edinemezsek ince hastalıktan gidecekmiş gibi triplere girmeyi milli spor edinmiş bireyleriz. O çağlarda da durum pek farklı değildir bence.
Zaman makinasının icat edilmesini en çok tarihte ilk kuaförü ve akabinde gelin başını bulan insanın zamanına gidip ümüğünü sıkmak için istiyorum. Zavallı kadınlarımızın yanlardan pırasa yaprağı sarkan hamal sepeti şekli verilmiş saçlarıyla güzel olduklarını sanmalarını sağlayan ilk insanı bulduğum gibi tüm vücudunu sime ve cilt renginden üç ton koyu fondötene bulayıp Meksika sınırına tepelemek gibi süper planlarım var. Tamam kuaförü buldun, bari o korkunç gelin başı eksik kalsaydı be evladım!
İlkler üzerine kafa yormak eğlenceli de bunun daha eyeliner'i, farı, ojesi, kapatıcısı, rimeli, aftershave'i, duş jeli filan var. Bunlar nasıl icat edilmiş, hangi ihtiyaçlara göre ortaya çıkmış mesela? Unilever yönetim kurulu başkanı bıcı bıcı yaparken kalıp sabun ya da şampuan dile gelip ''abi, şimdi sen vücut temizliğini de bizim aracılığımızla gerçekleştirmek istiyorsun ama feci yanlışlardasın. Bunun için de özel sabun olması lazım böyle jel tarzı. Git çabuk icat et şunu, işin ne! Asabımızı bozma bizim!'' filan mı demiş, ne demiş! Yani bir insan niye duş jeline ihtiyaç duymalı ki? Şampuanı, sabunu köpürt sür vücuduna di mi? Yoook olmaaaz! Sadece kafaya sürülen değil, vücuda sürülen sabun da illa ayrı olmalı. Bir de ordan masraf çıkartıp yolmamız lazım sizi! Sanki 20 sene önce duş jeli vardı! Lan saçlarını bile Hacı Şakir'le yıkıyordun sosyete. Haksızsam söyle yani :P
Yorumlar