-
Keşke ağda daha eski zamanlarda icat edilseymiş ...
Ya da şöyle diyeyim: Abla Permatik* kullanaydın, pratik hem; saniyesinde sonuç yani...
Evet, eğer ben sanata ve sanatçıya zerre saygı duymayan bir birey olsaydım Frida Kahlo bacımızı direkt kaş ve bıyıktan ibaret görür, hakkındaki her türlü yorumumu bu iki insansal kıl birikintileri üzerinden şekillendirirdim ki esasen sığ bir insanım ben.. Yani sanatmış, resimmiş, kılmış, tüymüş pek anlamam; anlayana karşı saygı ve hınçla karışık kıskançlık duymama rağmen bu tür şeyler nedense pek ilgimi çekmez. Bu konuda her türlü ayıplamayı da hakettiğimi düşünüyorum ya her ne ise işte; konu dışına çıkmayayım...
Ben sanat ve sanatçı bireyleri bilme, koruma, ve yaşatma konusunda pek bir cahilim demiştim ya; bunun tam tersine okuma, öğrenme, dimağımı genişletme hususunda da oldukça istekli bir insanım; bu konuda kendime haksızlık yapamam :P Frida Kahlo'yla da ilk tanışma şerefine eriştiğim an da yine böyle harıl harıl Latin Amerika ülkelerinin tarihlerini eşelediğim bir zaman dilimine denk gelir.
Benim kendisi hakkında vardığım ilk kanı şu oldu ki bu kadın, - dünyanın diğer yerlerini bilmem ama - zamanında bizim buralarda ikamet etmiş olsaydı ''Feride appla (evet, adı Feride olurdu kesin, ya ne olacağıdı?), bıyıkları azcık daha uzatıp bur iyice, valla köyün bütün kızları hasta olur sana ehühühüh!'' tarzı, bizim ''oha hayvansın Barçın!'' diyerek tepki gösterdiğimiz öküz kırması insan esprilerine bolca maruz kalırdı, çok açık bu. İyice psikolojisini bozardık lan kadının, tarumar ederdik yemin billah. Sonra kimbilir ortaya ne içerikte tablolar çıkarırdı Allah bilir. Resim kariyeri başlamadan biterdi. Çok insafsızız bu konuda, Picasso'nun tabloları için kıçıma benziyor la bu diyen bir sürü insan tanıyorum misal ben.. (Arkadaş çevremi hemen değiştiriyorum gençler, sanat ve sanatçıya sıfır ilgi - alaka durumları kesin bu öküzümsülerle fazla etkileşime geçmemden kaynaklanıyor, çözdüm olayı :P)
Kalkıp şimdi burda Frida Kahlo'nun yapıtlarını, hayatını uzun uzadıya anlatacak değilim lakin kendisi öyle bir hayat yaşamış, daha doğrusu yaşadığı hayat boyunca başına öyle şeyler gelmiş ki bizim Bergen yanında halt etsin yani bi zahmet. Meksika'da buna Acıların Kadını Frida diyorlardır kesin. Öyle bedbaht bir yaşam sürmüş. Felç, ardından trafik kazası, onlarca ameliyat, yatağa mahkum olma, bir bacağın kesilmesi derken kendini resme, boyaya adamış. Ha adamış da ne olmuş diyeceksin: O kadar tablo sahibisin, sanatınla kodum mu oturtacak düzeydesin ama dünyanın bir yerinde seni bilen birileri tablolarından evvel kaşından, gözünden bahsetmeyi, ebat ve suratında kapladığı alanla kafa bulmayı filan tercih ediyor. Ne yapayım ben öyle sanatı arkadaş? Ben o kadar acı çekicem, resimle hayata tutunacam; onlarca tablom olacak, emek harcıyacam; öldükten sonra malın biri çıkacak ''önce o kaşları, bıyıkları bir kırpsaydın teyzeee!'' diye maytap geçecek, dalgaya alacak. Mezarımda ters dönerim yemin ediyorum. Demek ki komplekslerinden arınmış güçlü bir kadın idin Feride - aman! - Frida appla, saygılar.. Tuzluğu uzatır mısın? :P
* Permatik: Traş bıçağına halen daha, bak şu devirde bile hala Permatik diyenlere adanmış kelime.. Yazar burada esasen traş bıçağı demek istemiştir.
Yorumlar